28 Aralık 2008 Pazar

ASP.NET Günlüğüm: Apache ve IIS

Anladığım kadarıyla anlaşamıyor bu ikisi… Olayı anlatayım doğru/yanlış teşhis koyduğuma da siz karar verin.
Bilgisayarımda joomla çalışabilmek için önce Easyphp kurdum. Problemsiz çalıştık. Bir süre sonra ben joomlayı unuttum, tabii ki…
Sonra ASP.Net çalışabilmek için Visual Web Developer kurdum.  Bundan yaklaşık 1 ay sonra aklıma joomla geldi, easyphpyi çalıştırdığımda Apache başlatılamıyor, Başka bir web sunucu web portunu kullanıyor. Hatası verdi. Neyse dedim, ben yinede tarayıcı programımı açıp yazayım 127.0.0.1 ama aşağıdaki resimdeki hata çıktı…



İşte bu noktada vardığım sonuç şu oldu:
Internet information services 80 nolu portu kullanıyor. Bu yüzden Apache bu porta ulaşıp çalışamıyor.
Denediğim çözüm yöntemi;
Görev yöneticisinden iis’in programını bulup kapatmaya çalıştım ama hangisi olduğunu tam bilemediğim için sonuç alamadım.
Son durum;
Çözüme ulaşamadım. IIS’i bilgisayardan kaldırsam (Windows özellikleri aç/kapat) bu kez de visual web developer kullanamam.
Yoksa sorunu yanlış mı tanımladım? Bu yüzden yanlış çözüm yolları mı denedim? (bilimsel araştırmada bilimsel süreçler dersine geri dönerek hipotezimi değiştirmeliyim.
Ayrıca şu anda joomla için yapmam gereken ödevi yapamıyorum.

ÇÖZÜM ÖNERİSİ OLAN VAR MI?

10 Aralık 2008 Çarşamba

Mutlu Bayramlar!!

Bayram sabahları, demli bir çay, su böreği, bayram şekerleri, şeker isteyen çocuklar, kurbanlık hayvanların sesleri, bir telaş bir koşturmaca. 

Köprü hep kalabalık, bayram programları, kolonya ikramları, bayram harçlıkları, uzun bayram tatilleri, ev gezmeleri, kısa hal hatır sormalar, el öpenlerin çok olsunlar ve daha bir dolu küçük ayrıntı. 


Hayatın üzerindeki 'pause' düğmesine dokunun... 
Kısa bir süre için hayatı durdurun. Mutlu bayramlar...

Bu aralar RSS'lerim birikti, blog yazısı yazamadım, itp sayfamı  pek güncelleyemedim. Dersler, BTK için koşturma falan derken bir de baktım, bir çok işi yapamamışım.

Yukarıdaki neden bloglayamadığım ile ilgili yazıyı normalde yazmam, ama buradan şu konuya değineceğim. Birikmiş RSS'leri okurken, birkaç blog'ta aynı durum söz konusu...
Ne zamandır yazamadım, uzun zamandır yeni yazı giremedim vb. 
Bu tip yazılara gerek olmadığını düşünüyorum. Tabiki bir işiniz var ki yazmadınız, çünkü insanların meslekleri var, yapması gereken işleri var, blogdan uzak kalması ya da bloglayamaması çok normal. Bir de nedense bu tip yazılar beni o blogları okumamaya yöneltiyorlar...

Yine aklıma takılan konuyu yazdıktan sonra, 
Herkese mutlu bayramlar dilerim....

Konu ile alakalı/alakasız bir not:
Yukarıdaki bayram mesajında ne kadar su böreği de yazsa buralardaki bayramın vazgeçilmez sabah yemeği keşkek ve çörektir. Tavsiye ederim... :)

14 Kasım 2008 Cuma

Üniversite ve öğrenciler + farklar…

Blog profilimde de yazdığım gibi 19 Mayıs üniversitesi Bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi bölümü öğrencisiyim. Yani Anadolu Üniversitelerinden birinde okuyan mezun olunca öğretmen olacak bir öğrenci…


Şimdi farklı bir açıdan bakalım. Böte de okuyan ama mezun olduktan sonra sadece öğretmenlik değil, bilişim dünyasına girmişken, bilişim alanında daha büyük işler yapmak isteyen bir öğrenci (bunları kendim için değil, benim gibi olan arkadaşları göz önünde bulundurarak yazıyorum).


Birinci durumdaki gibi kalmayalım, üniversiteye lise gibi sadece gidip gelmeyelim, biraz daha alanımızda sosyal olalım diye Bilgisayar ve Teknoloji Kulübünü kurduk. Bu konuda gerçekten hevesli, bir şeyler yapmak ve başarmak isteyen arkadaşları bir araya toplayıp, bir şeyler başarmaya çalışacağız. Ama bu konuda bazen zorlanıyoruz, birçok öğrenci niye bunu yaptınız gibi tepki veriyor bize. Anlamadığım ve bu yazıyı yazma sebebim budur. Bir insan neden kendi alanında sosyal olmak ister? Bilgisayar alanında birkaç etkinlik yapmaya çalışmak ders kolik olduğumuz anlamına mı gelir? Tabii ki mezun olunca öğretmen olacağız. Bu yüzden etkinliğe katılmamıza gerek yok mu? Yani öğretmenlik 4 yılda sadece üniversiteye gidip orda verilenlerle emekli olana kadar yetinmek anlamına mı geliyor? Peki, bu öğretmenler kendilerini geliştirmezse bu bozuk diye yakınılan eğitim sistemi daha da bozulmayacak mı?


Diğer takıldığım nokta, biz üniversitede neden öğretmenlik yaparken kullanmayacağımız bilgileri öğreniyoruz? Peki, üniversitenin akademik yönü? Yani bize akademik alanda katacaklarını unutmuş olmuyor muyuz? Bu yüzden derslerde yakınmak nedendir anlayabilmiş değilim? Peki, bu yakınanlar neden bir şeyler başarmak isteyen öğrencileri düşünmezler? Onlar basit şeyleri öğrenip bırakmak istemiyorlar, iyi birer akademisyen, programcı ya da web tasarımcısı olmak arkadaşlara yazık değil mi?


Yazarken biraz daldan dala atmış gibi oldum ama bunun gibi takıldığım birçok nokta var. Mesela bu sadece benim gözlediğim kendi bölümüm (OMU Böte) için mi böyledir (öğrenciler açısından)? Yoksa birçok bölümde de aynı durum var mı?


Yazmadan geçemeyeceğim, kendini geliştirme konusunda hevesli, girişken ve sosyal arkadaşlara kolay gelsin. Yukarıdaki düşünce tarzından uzaklaşarak bir şeyler yapma çabası gerçekten zor. Biz de Bilgisayar ve Teknoloji kulübü olarak daha aktif ve sosyal öğretmen adayları yetişmesini sağlamaya çalışacağız.

11 Kasım 2008 Salı

Google Aramaları :)

Google arama sonuçlarından bloguma ulaşan internet kullanıcılarına ve (eğer varsa) blog yazılarımı takip eden herkese teşekkürler.
Google aramalarından dikkatimi çeken bir kaç sorguya cevap vermek istiyorum:
blogger da fona müzik koymak: Bunu yapabilmeniz için dinletmek istediğiniz müziği interntte bir yerlere yüklemeniz gerekir. Ya da http://muzicons.com/ adresinden müziği yükleyerek, renk ve ikon seçtikten sonra verilen kodu blogger sayfana ekleyerek bloguna müzik ekleyebilirsin. Ama bu durumda bloguna eklediğin bölüme ziyeretçiler tıklayarak müziği dinleyebilirler.

facebook sayfam açılırken müzik çalsa: (facebook sayfamda müzik çalsın) facebook daha böyle bir şey yapamıyor. Profil şarkısı ekleyebiliyorsunuz ama sayfa açılırken müzik çalma olayına hiç rastlamadım.
omu böte radyo: Omü Böte'den arkadaşlar bir radyo açmışlar, arama yapan arkadaş onu arıyor tahminimce. Ben adresi yazayım. http://radyo.boteki.com/ Yanlız radyo flatcast tabanlı olduğu için radyoyu dinleyebilmeniz için ufak bir yazılım indirmeniz gerekebilir.

formüllerle internet yapma : Arama yapan kişinin HTML den bahsettiğini düşünüyorum. İnternet sayfalarının temeli HTML dir. HTML, zengin metin işaretleme dili anlamına gelir. HTML diye google da arama yaparsanız istediğiniz sonuca ulaşabilirsiniz.
Ayrıca biz ona formüllerle internet yapma değil, HTML ile web tasarımı yapma ya da web sitesi nasıl yapılır diyoruz.

1 Kasım 2008 Cumartesi

Techno-KA'08



Samsun Karadeniz'in en büyük şehri olmaktan öte, aynı zamanda Karadeniz'in dünyaya açılan kapısıdır. İşte bu kadar önemli ve stratejik bir bölgede olan Samsunda 14. Samsun Ekonomik İşbirliği Fuarı kapsamında ilk kez Bilişim ve Teknoloji Fuarını yapmanın onurunu yaşıyoruz. Teknolojideki gelişmeleri sadece sanal ortamdan izleyebilen büyük bir kitleye teknoloji ile tanışma şansını vermek bizleri ayrıca gururlandırıyor. Yöre halkına bu imkânı sunacak olan Techno-KA'08 Popüler Teknoloji ve Bilişim Fuarı, bu yıl 30 Ekim – 02 Kasım 2008 tarihlerinde gerçekleştirilecek. Fuar, Samsun'un çevre illerinden ve tüm Karadeniz ve iç Anadolu'dan 50 bini aşkın ziyaretçiyi bir araya getirerek benzersiz bir sinerji yaratacaktır.
Techno-KA da bu şekilde tamınlanıyor.




Bizde Samsunda ilk kez teknoloji fuarı açılmış dedik. Gittik, gezdik gördük.
Güzel bir fuardı. Bİlmediğimiz şeyleri öğrendik. Bazı ürünler için samsunda nerelerden bilgi alabileceğimizi gördük.  Birçok broşür aldım.


OMÜ Planetaryum Standında Planetaryum ile ilgili bilgi aldık. 
Eğitim programlarından Vitamin'in demosu vardı. Demodan görebildiğimi kadarıyla güzel bir eğitim programı. Ama Burada dağıtılabilir bir demo olsaydı ya da programı orada biraz olsun kullanabilseydik içerikleri görebilseydik daha iyi olurdu.
Bu resimlerde İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nün standından. Bu standa bize intel eğitim programı kitaplarından verdiler. Bunun için çok teşekkür ederiz.



OMÜ Enerji Kulübü


Enerji Kulübü'nün Güneş enerjisi ile çalışan araba projeleri varmış. Okuduğumuz üniversitedeki bu gibi bir projeden haberimiz yoktu. Bu fuar sayesinde bundan haberimiz oldu.






Enerji Kulübü'nün de Bilgisayar ve Teknoloji Kulübü'nden haberi yokmuş.
Kısaca bilgilendirelim;
Biz Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü öğrencileri olarak, Bilgisayar ve Teknoloji Kulübü'nü kurduk. BTK(Bilgisayar ve Teknoloji Kulübü) Kurulmadan önce Bilişim Kulübü vardı ama faaliyet yapılmadığından dolayı kapandı. Biz ise yeniden bir kulüb kurduk. BTK olarak bu yıl etkinliklerimize başlıyoruz. Şimdiden bir haber. Yakında ilk etkinliğimiz olcak. :)
Kulübümüzün kalıcı ve uzun süreli olmasını dileriz.


Samsun'da güzel bir fuardı. Tekrarlanmasını, sürekli olmasını dileriz. Seneye yine görmek isteriz.
Teknolojinin sadece online kalmadığını, yaşamada yansıdığını görmek güzeldi.


Eksiklerini ilk olduğu için görmezden gelmek gerekir. Gelecek yıllarda daha iyi olması dileğiyle... :)

28 Ekim 2008 Salı

Neden öğretim teknolojileri var?

Öğretim teknolojisi, öğrenme-öğretme ortamının en etkin şekilde düzenlenmesi için gösterilen sistematik ve planlı etkinlikler bütünüdür.

Peki öğrenme – öğretme ortamında teknoloji kullanılmasına ne gerek var?
Sınıf ortamının öğrenme de büyük etkisi vardır.  Bir konuyu öğrenmek için, onu duymak, görmek, katılmak, onunla ilgili sorular sormak ve yapmak yaşamak gerekir. Sınıfta teknoloji kullanılması ile anlatılan konu daha daha verimli hale getirilebilir.
Biraz daha ayrıntılı bir örnek vermek gerekirse;

İngilizce dersinde listening bölümlerini teyp, televizyon, ya da bilgisayar kullanarak çeşitli podcast, radyo yayını, ya da kaset dinlenerek dersin anlatılması.

Biyoloji dersini, tepegöz ya da projeksiyon aleti kullanarak derste anlatılan biyolojik yapının resimleri, mikroskop görüntüleri, eğitim yazılımı ya da eğitim içerikli bilgisayar oyunları ile desteklenerek anlatılması.

İlköğretim 1.sınıfta matemetik öğretimi için animasyonlu sunumlar kullanılması.

Coğrafya dersinde anlatılan bölgelerin özellikleri ile ilgili resimlerle öğrenciye tanıtılması.

Öğretim teknolojisi, araç kullanılsın ya da kullanılmasın, bireylerin davranışlarında ve öğrenme çıktısında meydana gelecek değişikliği sağlamak için öğrenme ortamında yapılan düzenlemelerdir.

Öğretim teknolojileri ne için vardır?
Öğretim teknolojileri, öğretimsel sistemleri tasarlamak, hazırlamak,  nasıl kullanıldığı konusunda bilgi verebilmek, yaygınlaştırabilmek için vardır.

Bu öğretimsel sistemleri tasarlamak ve hazırlamak genellikle eğitim teknologunun görevidir.
Nasıl kullanıldığı konusunda bilgi vermek bilgisayar öğretmenlerince yapılmalıdır.
Bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi bölümü öğrenci ve mezunlarının yapması gerekenlerden birisi öğretim teknolojileri doğru kullanabilmektir.



Konu ile ilgili sayılabilecek not:
Bilgisayar ve öğretim teknolojileri olarak 3 yıl içinde öğretim teknolojisi ile ilgili öğrendiğim şeyler bunlardır. Eksik anlatım ve bölümleri olmakla beraber, bu bloga Google sorguları souncunda gelen bir soruyu kendimce cevaplayabilmek için yazılmıştır.

24 Ekim 2008 Cuma

Youtube açılmış, mı acaba?

Yaklaşık mayıs ayından beri kapalı olan youtube'a bugün bağlanabildim. Biraz tesadüfi oldu, bir sayfa açtım ve bir youtube videsu. Sonra www.youtube.com adresini ziyeret ettim, kırmızı puntolu yazı gitmiş. Ama bunun sebebi şu anda farklı DNS ayarları kullanmam olabilir, ya da gerçekten youtube açılmış olabilir. Ama bir kaç siteyi ziyaret ettim ve böyle bir habere rastlamadım. 
Youtube kapandığından beri böyle haberlere çok rastladık. Bazzen DNS değiştirerek bağlanabildik, bazen ktunnel, vtunnel kullanarak. Neyse bakalım, otomatik ayarlara döndüğümde açık olacak mı?

16 Ekim 2008 Perşembe

Bilim Tarihi Dersi

Bilim Tarihi dersi için kullanacağımız kitabın içindekiler bölümü aşağıdadır. 



Bilim Tarihi

Colin A. Ronan

Çeviri: Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu 
Prof. Dr. Feza Günergur

Sayfa Sayısı: 612
Boyutları: 19 x 24 cm 
ISBN 975-403-275-0

İçindekiler
TÜBİTAK Başkanı'nın Sunusu  
        
Giriş
                                     
BÖLÜM I
Bilimin Kaynakları
5

BÖLÜM II
Eski Yunan'da Bilim
65

BÖLÜM III
Eski Çin'de Bilim
137

BÖLÜM IV
Hindistan'da Bilim
207

BÖLÜM V
İslam Medeniyetinde Bilim
223

BÖLÜM VI 
Roma'da ve Ortaçağ'da Bilim
273

BÖLÜM VII
Rönesans'tan Bilim Devrimi'ne
301

BÖLÜM VIII
On Yedinci ve On Sekizinci Yüzyıllarda Bilim
373

BÖLÜM IX
On Dokuzuncu Yüzyılda Bilim
465

BÖLÜM X
Yirminci Yüzyılda Bilim
533

Teşekkür ederim
587 

Kaynakça
589

Dizin
591


Yukarıdaki numaralar sayfa numaralarıdır. 

14 Ekim 2008 Salı

Uzaktan Eğitim

Böte ders programı kapsamında bulunan Uzaktan eğitimin temelleri dersini almaya başlamışken, şuradaki haber dikkatimi çekti.

Sakarya Üniversitesi internet tabanlı uzaktan eğitim lisans programlarını başlatmış.  Bilgisayar mühendisliği, endüstri mühendisliği ve insan kaynakları yönetimi lisans programlarında eğitim verilecekmiş.

Uzaktan eğitim:Farklı ortamlarda bulunan öğrenci ve öğretmenlerin,öğrenme-öğretme faaliyetlerini, iletişim teknolojileri ve posta hizmetleri ile gerçekleştirdikleri bir eğitim sistemi modelini ifade eder.

7 Ekim 2008 Salı

Yeni Düzenlemeler 3: Özeleştiri : Dikkat çekmek için 13 Yöntem


Evett. Sıra geldi öz eleştiri yapmaya...

Buradaki Dikkat çekmek için 13 yöntem yazısından yola çıkarak kendi özleştirimi yapacağım:

Dikkat çekmek mi istiyorsunuz?
İşte ziyaretçilerinizin dikkatini çekmek için bir kaç basit yöntem...
1. Resim kullanın.
Ziyeretçileri çekmek ve onların yazı ile ilgilenmesini sağlamak için resim gibi hiçbir şey olamaz.
Bak bu çok doğru. resim kullanmayı unutmuşum hep. Aslında en iyi ve bilindik yöntemdir. Bende resimleri çok severim. Bunu dikkate alacağım.

2. Listeler oluşturun.
Kısa ve önemli noktaları yakalandığı liste, uzun ve bitkin listelerden daha çok dikkat çeker.
Hmm. Güzel fikir listeleri pek kullanmamıştım. Listeler oluşturulmalı...

3. Yazı dizisi şeklinde yazılar oluşturun.
ziyaretçilerin daha çok geri dönüş yapabilmesi için zahmete değer ve ziyaretçilerin zamanını iyi geçirebileceği yazı dizileri yayınlayın.
Zahmete değer yazı hazırlamak zor ama yazı dizileri çok güzel ve eğlenceli olur. Hep sonraki adım merak edilir. Bu yazıyı okuduktan sonra yeni düzenlemeler diye seri yapmaya karar verdim. çok güzel oluyormuş, tavsiye ederim.

4.Blogu temiz tutun.
Uzun süreli ziyaretçileriniz olmalı. Sitenizi temiz tutun ve çöp karışıklığına gerek yok. Bazı eklentiler (widget) iyidir, ama fazlası aşıya kaçmaktır.
Haklı. Çok fazla eklenti çöplüğe döndürüyor blogu. Dikkat edilmedi. Ben de çok fazla kullanmamaya çalışıyorum.

5. Navigation (dolaşma)
Göz alıcı bir şeyler ile en iyi can alıcı noktanız olsun. Bir yazının özellileri ile ilgili birkaç resim kullanmaktan korkmayın.
Resim kullanmaktan korkma..

6.Basit tutun.
Ana fikir ile başlayın ve onunla devam edin. Birşeyi başitçe anlatabilmek için 1000 ve daha fazla kelimeye gerek yok. Hızlıca bilgiyi verin daha fazlası anlaşılacaktır.
Uzun yazılar sıkıcı oluyor, ve ziyaretçiler okumak istemiyor.(kendimden biliyorum)

7.Aktif olun.
Kimse tuğla duvar ile konuşmayı sevmez. Bu yüzden blogunuzun tüm bakımında, özellikle yorumları cevaplamada aktif olun.
Doğru söze ne denir. Aktif bloglar hem gündemi daha iyi takip eder, hem de daha çok ziyeretçi çeker.

8.Yardım sağlayın.
İnsanların bilgi ve blogunuzu niye geldikleri ile ilgili sorularına cevap verin.
Bu yazıyı okuduktan sonra böyle bir bölüm hazırlamaya karar verdim. Yakında ekleyeceğim.

9.Alçakgönüllü olun.
Eğer yanlışsanız, kabullenin. Herşeyi biliyorum'u oynamayın çünkü kimse bu tip kişiliği sevmez.
Bu önemli. Kimse ukala insanları sevmez. Zaten böyle ukala bir yapım yok. Yanlışsak kabul ederiz.

10.Motive
Okuyucularınızı cesaretlendirin ve motive edin. Yorumları için övgüler yazın, misafir yazı fırsatları teklif edin, ve ziyaretçilerinizi blog topluluğunuzun bir parçası olmaya başlamaları için motive edin.

11.Başlık yazın.
Anahtar kelimeler arama motorları içindir, ziyaretçiler için değil. Diğer bölümlere de dikkat çekmek için şahane başıklarların ve anahtar kelimelerin mükemmel kombinasyonlarını öğrenin.
İlgi çekici başlıklar yazabilmeyi öğrenmeliyim.

12.Biçimlendirme
Vurgulu kelimeleri ve söz gruplarında, blockquotes, kalın ve italik kullanın.
BBiçimlendirmeyi doğru kullanabildiğimi düşünüyorum.

13.Zaman herşeydir.
Sayfalarınız çabuk yüklenmeli, sayfa için ne gerekli ise o kullanılmalı ve çoklu java scriptler kolay yüklenmeli.
Hızlı yüklenen temalar seçmeye çalıştım.

Tabiki bu yazıyı okuyanların yorumları da benim için çok önemli. Blogumun eksiklerini yazarsanız sevinirim.

5 Ekim 2008 Pazar

Yeni Düzenlemeler 2: Tema değiştirdim

Aradım taradım, blog glog, şablon sitesi şablon sitesi gezdim, sonunda bu yeni tema yı buldum. Ama bu tema arama işi beni sinirlendirdi. Blogger XML altyapısı kullanıyor ve temalarda XML kodlanmışlar. Bundan dolayı bir ara XML'le merak salmaya karar verdim. Yanlız bu sıralar okul başlıyor. O yüzden hemen merak salamıyorum. XML'le başladığım zaman öğrendiğim şeyleri burada paylaşacağım.

4 Ekim 2008 Cumartesi

Yeni Düzenlemeler 1: Google Blogumu Beğenmiyor musun?

Ben: Google Blogumu Beğeniyor musun? Güzel mi? Google Adsense ekleyebilir miyim?

Google: Olmaz... Sayfa Türü iyi değil. Sitenizin Google web yöneticisi kalite yönergelerine uygun
olmadığını düşündüğümüzden, şu anda AdSense başvurunuzu
onaylayamıyoruz. Daha açık şekilde belirtmek gerekirse, sitenizin özgün
bir içeriğe sahip olduğunu ve içerik ağımıza değer katacağını
düşünmüyoruz. Web yöneticisi yönergelerinin tam listesi için
http://www.google.com/support/webmasters/bin/answer.py?answer=35769&hl=tr
adresini ziyaret edin.


Ben: Tamam o zaman yeni düzenlmeler yapalım. Daha kaliteli yazılar gireyim. Acaba bir süre sonra tekrar başvuru yapsam kabul eder misiniz? Zaten temayıda sevmedim. İlk bakınca güzeldi ama pek kullanışlı değil benim için... Evet yeni bir tema buldum. Şimdi onu düzenlemeye uğraşmalıyım....

27 Eylül 2008 Cumartesi

Eylül 2008 Pagerank Güncellemesi

Google bugünlerde sitelerin pagerank değerlerini güncellemiş.

Pagerank nedir?
SayfaDeğeri(PageRank), sitenin doğal demokratik yapısına ve link içeriğine uygun olarak sitenin değerinin bir göstergesidir. Aslında Google, bir linki A sayfasında B sayfasına, B sayfası için A sayfasını kullanark bağlar. Fakat Google aynı zamanda sayfanın hakkının yenmemesi için bazı içerik analizleri de yaar. Kendisini "önemli" yapan oylar alan bir site önem sıralamasında diğer sitelerin üzerine çıkacaktır.
Önemli, yüksek kalitesi olan siteler, Google'ın her arama yapıldığında hatırladığı, daha yüksek PageRank'a (Sayfa Sıralaması) sahip olurlar. Tabiki, önemli sayfalar eğer aradığınız sorgu ile uyuşmuyorsa size birşey ifade etmezler. Bu sebeble, Google aramalarınızda hem önemli hemde konu ile ilgili sayfaları bulmak için PageRank'i karmaşık bir metin uyuşma tekniği ile birleştirir. Google aradığınız terim'in kaç defa sayfada görüntülendiğininde ilerisine gidip o sayfanın içeriğini tüm yönleri ile inceleyip (ve o sayfaya link veren sitelerin içeriğini) sizin sorgunuza iyi bir sonuç mu diye karar verir.
Bu blogun pagerank değeri 1 olmuş. Benim gibi yeni başlayan bir blogger için en iyi olmasa dahi, bu sonuca mutlu oldum. 0 olarak kalmasından daha iyidir. Umarım daha iyi içeriklerle daha ilerilere gidebilirim.

Yukarıdaki açıklama kaynağı: http://www.google.com.tr/intl/tr/why_use.html

Blog Action Day : Fakirlik

Bugün dünyadaki birçok blog yazarı yoksulluk ile ilgili birşeyler yazıyor. Bende yazmak yerine biraz resim ekleyerek bu konuya dikkat çekmek istedim.
Tabi ki fakirlik sadece yukarıdaki kadar değil. Bilgi fakirliği, cahillikde bunlar arasında. 

25 Eylül 2008 Perşembe

Wordpress, Blograzzi

Wordpress alt yapısını anlamak için, bir blog açmaya kalkıştım.
qbix.wordpress.com.
İçerik teknoloji hariç her telden olacaktı. Worpress kaydımı yaptırdım sayfa düzeni ile başladım işe. Ama Blogger'a göre çok karışık geldi bana. Blogger da gerçekten çok kolay bir yönetim paneli var. İstediğin gibi değiştirilebilen teması var. (wordpress de ücretsiz üyeler için kullanılabilir tema azdı). Neyse bir süre çabaladıktan sonra bir düzen tutturdum ama kendim de beğenmedim açıkçası.

Sonra blogu Blograzzi'ye kayıt ettireyim dedim. Doğal olarak kabul etmediler. (ben olsam bende kabul etmem) Sebeb olarak "içerik yok" yazmışlardı. Tabi bir yazı yazıp sonra kabul etmelerini beklemek çok saçma.

Bir yanım "Wordpress yapısı öğren" derken, bir yanımda " bu kadar hakim olduğun Blogger varken neden onla uğraşasın ki zaten çok karışık" diyor. Ama ikinci taraf ağır bastı. Yine Blogger la çalışacağım heralde.. Ama 2 blog birden idare etmekte zorlanabilirim gibi gözüküyor. Bakalım, sonu ne olacak...

20 Eylül 2008 Cumartesi

Podcast nedir?

Bazı sitelerde, bloglarda, iTunes'un sol bölümünde görüyorum bunu.
Nedir?
Bilmiyorum...
Ooo olmadı işte, Ne biçim öğretmensin sen... :D :)
İşte başlıyor yeni bir cevaplanacak soru...
Tamam o zaman, hadi cevaplayalım!

Podcast kelime anlamı olarak iPod ve Broadcast kelimelerinden oluşturulmuştur.
Blog yazılı olarak internette bir şeyler paylaşmaksa podcast'de sesli ya da görüntülü olarak birşeyler paylaşmaktır.
Podcast, internet üzerinden belli aralıklarla (haftada bir gibi) yaptığınız radyo yayınıdır.

Podcast iTunes kullanılarak ya da mp3 olarak indirebilir, dinleyebilirsiniz.

Eğitimde Podcast;
Yurtdışında gerek ilköğretim, gerek lise, gerekse yüksek öğrenim kurumlarında, eğitim aracı olarak aktif olarak kullanılan Podcast’i sizin de kendi kurumunuza taşımanız için gerekenler ve olası senaryolar ise şöyle:
Sınıfta
Ders ile ilgili içerikler; örneğin yapılan sınıf gezilerinin yorumları, yazılan şiirler, ödevler, röportajlar, tiyatro oyunları, deney raporları, panel tartışmaları; öğrenciler tarafından Podcast haline getirilip, hem sınıf arkadaşlarıyla, hem de öğretmenleriyle paylaşmaları sağlanabilir. Burada öğrencilerin ortak çalışma yapmaları teşvik edilirken aynı zamanda son teknolojiyi kullanmaları da sağlanmış olacaktır.
Aynı şekilde eğitmenler de yabancı dil çalışmaları, sınav sonuçları veya o gün anlatacakları ders gibi çeşitli içerikleri Podcast haline getirip öğrencileriyle paylaşabilir. Böylece bu konular çok daha kalıcı olacağı gibi, öğrencilere diledikleri yerde ve diledikleri zamanda eğitim imkanını da vermiş olacaklardır.
Podcast’in uzaktan eğitimdeki bir diğer kullanımı ise işlenen derslerin, sunumların ve bir kamera sistemiyle otomatik olarak kaydedilip, ders sonunda kaydın Server üzerinde podcast haline getirilip Web’e gönderilmesi olabilir. Burada aradaki insan gücünün ortadan kalkması en büyük avantaj olmaktadır.
Sınıf Dışında
Eğitim de Podcast’in bir diğer kullanımı ise öğrencilerin ve öğretmenlerin sınıf dışıyla olan iletişimde kullanılmasıdır.
Örneğin yöneticilerin öğrenci ailelerine okulda kullanılan yeni yemek sistemiyle ilgili bilgi verdikleri, veya  eğitmenlerin aylık olarak öğrencilere neler öğretildiğini anlatan Podcast’leri paylaşmaları düşünülebilir.
Hazırlanan Podcast’ler Internet üzerinden herkesle paylaşılabileceği gibi, şifreli bir alanda sadece belirli bir kitle ile de paylaşılabilir.
iTunes üzerinde yer alan 2000’in üzerinde eğitimle ilgili Podcast’i ücretsiz indirebilir, Dünya’nın öbür ucunda kullanılan eğitim teknolojileri konusunda bilgi edinebilirsiniz.

Eğitimde Podcast yazısı http://www.bilkom.com.tr/pdf/EgitimdePodcast.pdf adresinden alıntıdır.


Tabiki Eğitimde Podcast'e gelmeden önce eğitim uygalanması gereken bir çok teknoloji var. Önce öğrencilere (öğrencilere demek yanlış olur, bilgisayar her yaşa hitap eden bir olay) doğru bilgisayar ve internet kullanabilmeyi, öğretmenlere teknolojiyi dersle birleştirebilmeliyi anlatmalıyız, öğretmeliyiz...

18 Eylül 2008 Perşembe

Avrupa Müzik Ödülleri'nde Yarışacak Olan MTV Türkiye Adayları

Bugünki web gezintime biraz da müzik diyerek çıktım.
Her yıl Avrupa'nın bir başka büyük şehrinde düzenlenen bu dev organizasyonda MTV Türkiye, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye'yi ve Türk müzik piyasasını temsil edecek. Türkiye'yi Avrupada temsil edecek sanatçıyı MTV Avrupa Müzik Ödülleri için MTV'nin açmış olduğu site üzeirinden oy vererek ( http://ema.mtv.com.tr/ ) dinleyiciler seçebilecek. İşte Adaylar;

  1. Hande Yener
  2. Sagopa Kajmer
  3. Hayko Cepkin
  4. Emre Aydın
  5. Hadise 
Sizinde fark ettiğiniz gibi bu 5 adayında müzik dalları farklı. Ama birisi Avrupa Müzik Ödüllerine katılmaya hak kazanacak. Ama kim? İşte bunu siz belirliyorsunuz. Hadi bakalım, sevdiğimiz sanatçıya oy verelim...

17 Eylül 2008 Çarşamba

Windows Vista SP1

Windows Vista, Service Pack 1 yayınlanalı  bayağı uzun bi zaman oldu. Yüklemesi biraz uzun zaman aldığı için o gün bu gündür erteliyordum.

Bilgisayarımda otomatik güncelleştirmeler açıktır. yeni bir günlleştirme yükleneceği zaman windows bir uyarı yazısı gösterir görev çubuğunda. Ben de hep onaylarım.

Bu kez Vista SP1'i yüklemek isteyip istemediğimi sordu. Baktım uzun zamandır erteliyorum bunu, çok da önemli bir işim yokken yükleyeyim dedim. Yaklaşık 45 dk sürdü. Bu yüklemeyi 5-6 dk önce bitirdiği için daha artı ve eksilerinden pek bahsedemeyeceğim. Kullandıkça göreceğiz... :)

Doğru İletme (Forward) Yöntemi

E-posta kutunuzdaki forward mailleri bilirsiniz. "şunu yap dileğin kabul olsun" falan.
Bu mailler geldiğinde asıl içeriği görebilmeniz için, daha önceden kimlere gönderilmişse (ki bu sayı çok fazladır) onların mail adresleri yazılır. Gerçekten kalabalık bir listedir bu.

Bu liste sayesinde e-mail adresiniz istemediğiniz kişilerin ellerine geçebilir. Tanımadığınız bir çok kişi sizi MSN kişi listelerine ekleyebilirler v.b.

Pek bu tip durumlarla karşılaşmadım ama yinede bana gelen maillerde bu uzun email adresleri listesi varsa aşağıdaki yazıyı yazı boyutunu en büyük ayarlayarak cevap olarak yollarım.

1- Size gelen iletiyi (iletinin en son okuduğunuz halini) forward ya da ilet tuşuna bastıktan sonra iletide bulunan tüm adresleri silin. İletide gönderilmek istenilen mesaj dışında bir şey kalmasın. Böylece alıcınız iletiyi, daha rahat okuyacak, iletiyi gönderenin de adresi yayılmayacak.
2- İletileri göndereceğiniz kişiler, bildiğiniz gibi üç farklı pencerede adresleniyor. Kime (to), Bilgi (cc) ve Gizli (BCC). İletileri göndereceğiniz adresleri Kime (to) ve Bilgi (cc) penceresine yazarsanız tüm alıcılar diğerlerinin adreslerini görür. Bu nedenle ileti göndereceğiniz kişileri kesinlikle gizli (BCC) kısmına yazın, böylece mail attığınız kişilerin birbirlerinin adresini görmesini engellersiniz. Eğer iletiyi gönderdiğiniz kişi bu yöntemi kullanmıyorsa, geldiği gibi adresleri silmeden iletiyorsa, hiç değilse sizin adresiniz dışında arkadaşlarınızın adresini korumuş olursunuz. 
 3- Size çok forward ileti yollayan kişilere mutlaka bu maili gönderin ki, o da sizi gizli kısmına yazsın ve adresiniz iletiyi alan diğer kişilerce görünmesin.

13 Eylül 2008 Cumartesi

Google'ın Anlamı

Bir okula stajyer olarak giden ingilizce öğretmeni adayı arkadaşımıza öğrenciler bir soru sorarlar...

-Google ne anlama gelir?

Tabiki arkadaşımız o anda cevap veremez. Çünkü o Google'ı sadece bir arama motoru olarak bilir. İnternette bişey araması gerekse ilk soracağı Google'dır. Nasıl olsa o hemen cevabı verir.

Google 'googol' kelimesi üzerinde oynanarak oluşturulmuş bir kelimedir.

Peki 'googol' nedir?

'Googol' 10 üzeri 100 sayısının adıdır. yani birin yanına 100 tane 0 koyduğumuzda ortaya çıkan o uzun sayının adıdır.

Eğer bir gün birisi bunu "Google nedir, kelime olarak ne anlama gelir diye sorarsa (ki düşük bir ihtimal olarak görüdüğünüz için okurken gülüyor olabilirsiniz.) cevabınız olsun...

Google'ın Profil sayfasındaki açıklama;
Google, "googol" sözcüğünün üzerinde oynanılmasıyla ortaya çıkmıştır.
Edward Kasner adındaki Amerikalı matematikçinin yeğeni Milton Sorotta tarafından üretilmiş olan "googol" sözcüğü 1 ve onun ardından 100 sıfırın gelmesiyle oluşan rakamı belirten matematiksel bir terimdir.
Google'ın bu terimi kullanması, şirketin web'deki ve dünyadaki bilgi selini organize etme misyonunu yansıtır.



http://www.google.com.tr/intl/tr/profile.html


10 Eylül 2008 Çarşamba

iTunes

En bilinen ve en çok kullanılan müzik oynatıcı programlar; Winamp, Windows Media Player ve iTunes. (tabi Dünya genelinde. Bunların yanında vlc, media player calssic gibi yazılımlarda var)

Kullandıığım bilgisayar nedense Winampla bir türlü anlaşamadı. Hep sorun çıkardılar. IE ile anlaşamadı bir süre, sonra Vista ile kavga etti. Sonuç olarak ben de yollarımızı ayırmaya karar verdim ve Winamp'ı bilgisayardan kaldırdım.

Windows Media Player kullanmaya başladım, ama o da vista da kekelemeler yaptı. Olsun dedim, yinede seni kullanacağım çünkü görev çubuğundaki Windows Media Player aracını kullanmak çok rahattı. Ayrıca MSN'de ne dinliyorum özelliğini açmak için eklentiye gerek de yoktu. Ama WMP ile ben kavga ettim. Nedeni de benim klasörlerimden sildiğim şarkıların kitaplıktan silinmemesi idi. Şimdi bu yazıyı okuyanlar kitaplıkta şarkıya sağ tıkla ve sil seçeneğine tıkla diyecekler, ama bu şekilde de silinmedi kitaplıktan.

Sonunda ne yapsam derken iTunes kurmaya karar verdim. İlk kez kullanıyorum bir Apple yazılımını. Şu aralar bir sorunum yok iTunes ile.
Peki MSN'de ne dinliyorum özelliğini iTunes ile nasıl kullandım? Şöyle oluyor;
Lastfm.com un bir yazılımı var. Medya çalarını Last.fm'e bağla şeklinde. Bunu indirdim, zaten Last fm kullanıyordum. Bu yazılımda Araçlar -> Seçenekler -> Messenger -> yeni bir parça başladığında msn'ye bildirim gönder. bölümüne tik atıp tamam tıkladığınızda ne dinlediğiniz MSN'de gözükür. Aynı işlemi Winamp'la da yapabilirsiniz.

iTunes indirmek için tıklayınız.
Last.fm yazılımını indirmek için tıklayınız.

8 Eylül 2008 Pazartesi

İyiki Doğdun Google

Google dün 10 yaşına girmiş...
İyiki Doğdun Google...
Sen olmasaydın biz ne yapardık????

Google, 1998 de doktora yapan iki öğrenci (Larry Page ve Sergey Brin) tarafından kuruldu. Google farklı kılan, onu bu kadar popüler yapan Pagerank algoritması.
Google'dan önce arama motorları sadece ahantar kelime ya da meta arama kullanarak arama yaparmış.
Google ise size en doğru arama sonuçlarını getirmeyi amaçlar. Bir siteye ne kadar çok bağlantı verilmişse pagerank için o kadar çok oy kullanılmış demektir. Ve arama sonuçlarında da pagerank değerine göre sıralama yapılır. Google'ı Google yapan budur.

Google'ın bazı bölümlerinde lego kullanılmış olan ilk orjinal Google sunucusu;



2008 mart ayında Douglas Merrill İTÜ Bilgisayar Kulübünün davetlisi olarak geldiği Türkiye'de tam 45 dakika süren harika bir sunum gerçekleştirdi. Google hakkında bilmek istediğiniz her şeyi bu sunumdan öğrenebilirsiniz. Gerçekten çok bilgilendirici bir sunum...


http://www.chip.com.tr/video/Google-Turkiye-deydi-Turkce-dublaj-19_198.html


6 Eylül 2008 Cumartesi

Bu Sayfadaki Sol Sütundaki Siteler

Bu sayfanın Sol sütununda bir çok site ismi var. Nedir bunlar?

  • Twitter : Şu anda ne yapıyorsun? sorusunun cavabını yazıp, arkadaşlarınızla yada blog/sitenizde paylaşabilmenize yardımcı olur.
  • Del.icio.us : Yer imleri (sık kullanılan internet siteleri) ni online kaydedebileceğiniz, arkadaşlarınızın da yer imlerini görebilmenizi sağlayan site.
  • Technorati : Blog arama motoru 
  • Blograzzi : Blog dizini ve arama motoru kimliği üzerine kurulmuş web sitesidir. Veritabanında yer alan blogların farklı kaynaklardan derlenen istatistikleri ve kullanıcıların katkısı ile kendisine özel algoritmasının sayesinde blogları puanlama ile listelemektedir. Blograzzi puanı ile bloglar popülerliğine göre sıralanmakta ve diğer istatistikler ile birleştirip farklı kriterler bazında listelenmektedir. Blograzzi’ye kayıt olan internet kullanıcıları istedikleri bloglar için yorum yazabilmekte, beğendikleri blogları favorilerine ekleyebilmekte ve bloglara oy verebilmektedirler. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Blograzzi)
  • friendfeed : Adından da anlaşılacağı gibi üyelerinin nerede ne yaptıklarını paylaşan sitedir. Nerede kısmını siz üye olduğunuz ve friendfeed'in desteklediği sitelerdeki kullanıcı adını veriyorsunuz, friendfeed sizin yaptıklarını paylaşıyor.

Bunlar benim web'deki ilk adımlarım çerçevesinde kendi bildiğimce (ve vikipedi'nin birazcık  yardımıyla) yazılabilen yazılardır. Tabiki yukarıdaki tanımlar sitelerin tam tanımları olmayabilir. Bu yazının amacı; ingilizce bilmeyen ya da bu siteleri daha önce hiç duymamış olan arkadaşların "buradaki yazılar ne anlama geliyor?" merakından kurtarma çabasıdır.

Gezi resimlerinden


çiçek
Originally uploaded by wireless_k
Hep bilgisayar ve teknolojiden oluşmuyor hayat.
Hayata bu güzel çiçekler gibi biraz dinlenme de katmalıyız.
Bu güzel çiçekleri fotoğraf karesine taşımasak olmazdı.
Fakat fotoğrafın biraz çözünürlüğü düşük.

Flickr

This is a test post from flickr, a fancy photo sharing thing.

Turkcell, Facebook, Google, Mynet....

Turkcell'in yeni bir reklamı var. (videosunu bulabilirsem ekleyeceğim.)
Çok hoş bir reklam. Telefon yardımı, internet aracılığıyla çocuklarına isim buluyorlar.
Bende bu reklamdan sonra telefonla facabook'a bağlanmak nasıl olur diye düşündüm. Telefonun tarayıcı bölümüne girdim. URL'ye git seçeneğini buldum ve URL bölümüne www.facebook.com yazdım. Facebook anasayfası ingilizce olarak karşımdaydı. Giriş yaptım ve status bölümünü güncelledim. :)
Ayrıca Facebook'daki resimleri de (grupların resimleri gibi) telefonumdan görebiliyordum.
Ufacık bi telefondan internete bağlanabilmek hoşuma gitti.

İnternete girmişken birde Google araması yapayım dedim. (reklamdakiler gibi). Telefon ekranında Google logosunu görmek nedense bir sevinç yarattı bende... Çünkü elimdeki çok çok fazla özellikli bir telefon değildi, ve onla bile Google'a bağlanabilmiştim.

Tek problemim telefondan email atamamak oldu. Bunun için telefona gerekli ayarlar girilmesi gerekiyor. Bir ara onuda deneyip sonuçları yazacağım...

Diğer siteleri deneyemedim çünkü internetteki kota sorunu telefonda kontör sorununa dönüşüyor. Lütfen kotayı aşmayalım...

2 Eylül 2008 Salı

Google Chrome

İşte oldu. Sonunda Google kendi tarayıcısını çıkardı. Adını Google Chrome koydu.
Şu anda bu yazıyı bu yeni tarayıcıyı kullanarak yazıyorum.
Daha ilk kullanışım ama beğendim. Yani Kullandığım internet tarayıcıları arasında bir sıra yaparsam;

  1. Opera
  2. Google Chrome
  3. Firefox
  4. İnternet Explorer
olur. Bu sıralamayı yaparken hız faktörünü ön planda tutuyorum.  Görsel açıdan beğendim bu tarayıcıyı. Şimdilik beta sürümü olmasına rağmen güzel gözüktü buradan. Ama kullandıkça göreceğiz eksi ve artılarını.
O zaman bir yorum daha yazarım.

İnternet kullanıcılarının büyük bir çoğunluğunun internet=Google olarak algılıyor. Google bu kadar büyümüşken, bu tarayıcının da, internet tarayıcıları arasında iyi bir yer alacağına inanıyorum. Çünkü bizde "Google ne yaparsa güzel yapar" anlaşıyışı yerleşmiş durumda. (en azından benim için öyle.)

Şimdi Google kendi tarayıcısını o kadar tanıtmış benim tekrar buraya özelliklerini yazmam doğru olmaz. O yüzden direk linki yazıyorum.

Google Chrome'nin özellikleri
Google Chrome indir

1 Eylül 2008 Pazartesi

Blogger Blogunuza Rasgele Yazı Linki Eklemek

Bu aralar blogger eklentileri aradım. Hem nasıl yapıldığını unutmamak, hemde arayanlara yardımcı olması amacıyla bloga da yazmam gerekli...
Bu bloga rasgele yazı linki ekleyebilmek için uğraştım biraz. Ama kolaymış aslında biraz boşa uğraşmışım gibi. (Tabi HTML kodlardan birazcık anlıyor olmanız da gerekli). Öncelikle Blogger hesabınızla giriş yapınız. Kontrol paneli -> Yerleşim Sekmesi -> HTML'yi düzenle sırası ile tıkladıktan sonra;
Sayfadaki HMTL kodlarında tagından sonra aşağıdaki kodu yazın.



Sonra Linki koymak istediğiniz yere aşağıdaki kodu yazın.

Kaydettikten sonra işlem tamamdır.

Kaynak



NOT: Bu sayfaya kodlar direk yazılamadığı için; kodları resim olarak verdim.

30 Ağustos 2008 Cumartesi

Blogger Blogunuza Son yorumlar Bölümünü Eklemek...

Blogger kullanıcısı iseniz ve blogunuza Son Yorumlar bölümünü eklemek istiyorsanız;
Blogger hesabınıza giriş yapınız, ve kontrol panelinden Yerleşim'e tıklayınız. Açılan sayfada Gadget Ekle'ye tıklayınız. Açılan sayfada Besleme'ye tıklayınız. Besleme URL'si yazan bölüme blogunuzun yorum RSS url sini yazınız. Örneğin benim blogum için; http://websakini.blogspot.com/feeds/comments/default. Adresi yazdıktan sonra Devam'a tıklıyoruz. Öğe tarihleri, Öğe kaynakları/yazarları Bölümlerine de tik koyduktan sonra Kaydet tıkladığımızda işlem tamamdır.
Artık bu bölümü Yerleşim sayfa öğreleri bölümünden sayfanın istediğiniz yerine yerleştirebilirsiniz.

29 Ağustos 2008 Cuma

28 Ağustos 2008 Perşembe

Hayır Facebook sen yapma...

Hayır olamaz, e posta kutuma dolan onca forward mailden sonra olamaz. Şaka olmalı bu.

eposta kutumuzu dolduran mailler var bilirsiniz;

"Bu mesajı 10 kişiye gönder dileğin kabul olsun"

"Bu maili 10 kişiye göndermezsen msn paralı olacak"

"Bu maili göndermezsen 3 yılın şanssız geçecek"

Bu tip mesajlar önce cep telefonlarında başladı. İnternet yaygınlaştıkça mail olarak gelmeye başladı. Sonra Facebookda "forwardla ne olacağını gör" mesajları başladı.

Şimdi ise Facebook gelen kutuma bir mesaj gelmiş;

"Facebook son zamanlarda aşırı derecede kalabalıklaştı. Birçok kullanıcı Facebook'un yavaşlamasından şikayetçi. Kayıtların gösterdiğine göre bunun sebebi çok fazla aktif olmayan kullanıcı olması. Öte yandan çok fazla yeni Facebook kullanıcısı var. Biz bu mesajı, kullanıcıların aktif olup olmadığını bulmak için çevrenize gönderiyoruz. Eğer aktif kullanıcı iseniz lütfen 15 kişiye bu mesajı kopyala+yapıştır yapın (yani gönderin diyor).

Bu mesajı 2 hafta içinde göndermeyenler, yeterli boş alan açılabilmesi için tereddütsüz silinecektir.
Eğer Facebook hâlâ çok kalabalık olursa kibarca bir parça bağış isteyeceğiz (ödemeli yapacaklar). Fakat bu mesajı tüm arkadaşlarınıza gönderdiğinizde bize kimlerin aktif kullanıcı olduğunu gösterecek ve üyeliğiniz silinmeyecektir.

Facebook kurucusu ,
Mark Zuckerberg

"

Bu konu hakkında bilgisi olan var mı? Bu da bir forward mail değil mi? Bu da bir msn paralı olacak şakası değil mi?

27 Ağustos 2008 Çarşamba

İnternet hastalıkları

Bilgsayarı her açtığımda ilk olarak operayı da açarım. Ve yeni bildirim penceresi görüntüler opera...

Bu yeni bildirimlerden birisi Blog ve Wolkancadan bir yazı idi.

İnternet hastalıkları 

Ego sörfü: Düzenli aralıklarla Internet'te kendi ismini aratan ve hakkında Internet'te ne gibi bilgilere ulaşıldığını kontrol eden kişilerin yakalandığı rahatsızlık. 

Bu gerçekten bi rahatsızlık olabilir. Dikkatli olun...

Enfornografi: Grafi ve enformasyon sözcüklerinden türetilmiş bu kelime, "bilgi açlığını Internette dindirmeye çalışma" olarak tanımlanıyor.

İşte bunun hastalık olduğunu düşünmüyorum. Eğer hastalıksa yakalanan çok az. Çünkü internet kullanıcıların bir çoğu (tanıdığım kitle) internetten ödev yapmak hariç bilgi açlığını dindirmeye çalışmıyor. Enfornografi hastalarını tebrik etmek lazım. Hasta olarak nitelendirmek değil...


Blog ifşacılığı: Bilinmemesi ve yayılmaması herkes açısından faydalı olan bilgileri on-line yayınlama merakı.

Bu hastalığa yakananlar var mı?

Youtube-Narsizmi: Kendisini tanıtmak için sürekli kendi videolarını Internet sitelerinde yayınlama, yayınlatma.

Youtube-Narsizmi biraz ego tatmim etmeye ya da kendini sürekli kanıtlama çabasına benziyor.

Myspace Taklitçiliği: Internet'te başka bir kişiliğe, başka bir role bürünme takıntısı.

Bu bir takıntı olabilir mi? Olabilir. Kendinde olmayan özellikleri yazarak farklı bir kişiliğe bürünme. Kişilik karmaşası gibi. Madem farklı biri olmak istiyosun bunu internette yazarak değil öyle davranmaya çalışarak  denemelisin.

Google Takibi: Tüm yakınları ya da tanımadıkları kişiler hakkında Internet üzerinden bilgi edinmeye çalışmak.

Artık bunun yerine Facebook kullanılıyor. Ama yok facebook beni kesmedi derseniz google takibi yapmaya devam edin. Kim, nerede, nezaman, kiminle?  Bana biraz komik geldi açıkçası. 

Siberhondrik: En ufak bir hastalık belirtisinde, doktora gitmek yerine Internetten tedavi yöntemleri arama.

İşte internet kullanmayı hayatına adapte etmiş insan. Güzel bir şey ama. 

Photolurking: Internet'te saatlerce başkalarının fotoğraf albümlerine bakma.

Bu biraz ilginç geldi bana yroumsuz bırakacağım.

Wikipedializm: Günün önemli bir kısmını internet anskilopedisi Wikipedia’ya katkıda bulunmak, yazılar yazmak ve metinlerde tashih yapmaya harcamak.

Böyle yapan insanları tebrik ediyorum. Wikipedia'dan bilgi alan bizler için çalışıyorlar. Günün önemli bir kızmını başka insanların bilgi alması için harcıyorlar.

Crackberry: Özellikle yöneticilerin yakasına yapışan bu hastalık, adını daha çok kurumsal iletişimde kullanılan, e-posta alıp gönderebilinen, Internet'te sörf yapılabilen ’avuç içi’ bilgisayar türü Blackberry telefonlarından alıyor.

Tanımda da dediği gibi kurumsal bir tip. Biz öğrenci olduğumuz için yorum yapamayacağım.

Cheesepodding: Türkçe’de tam karşılığı olmayan bu sözcük ise, zamanının büyük kısmını internetten şarkı indirmekle geçirenler için kullanılıyor.

:) İşte bu tam bir hastalık. Birde bunun bir ileri aşaması var. İnternetten Sürekli oyun indiren kesim.

(alıntılar italik, yorumlarım normal yazı olanlardır)

İnternet Hastaalıkları yazısı için; http://blog.wolkanca.com/internet-hastaliklari/

Şablon Değişikliği

Daha 1 ay bile olmadı bu blogu açalı. Ama nedense şablonu değiştirme ihtiyacı duydum. 

Bundan önceki Şablonda güzeldi ama teknoloji ağırlıklı bir blog için fazla koyu renklı idi. 


26 Ağustos 2008 Salı

Formüller :(

Formül ezberlemeyi hiçbir zaman sevmedim. Ama asıl olan ezberlemek değil öğrenmektir. Öğrendiğim dersleri herzaman sevmişimdir.

Bu aralar fizikle formülleriyle başım belada. Çok fazla bilgisayar başında olduğum için aklıma komik (mantıklı ya da mantıksız) bir şey geldi. Formül ezberlemeyi belki kolaylaştıracak bir resim. Masaüstü resmi olarak kullanılabilir... :)


22 Ağustos 2008 Cuma

Facebook Artık Tamamen Türkçe....

Hergün bilgisayarı açtığımda, ilk bağlandığım sitelelerin arasında Facebook'da var. Giriş sayfasını açtığımda Türkçe bişeyler yazdığını fark ettim. kendi kendime "acaba yanlış siteye mi girdim" diye düşündüm ama  değil bu bildiğimiz Facebook. Artık Türkçe olmuş. Şaşırdım ve güzel olduğunu düşündüm. Ama giriş yaptıktan sonra yine ingilizce ile karşılaştım.

Şimdi eğer Facebook'u Türkçe kullanmak istiyorsanız;

(Yeni Facebook görünümü kullananlar için)

Settings -> Account Settings -> açılan sayfada Language tıklayın -> Primary Language yazısının yanındaki açılır listeden Türkçe'yi seçin ve Facebook'u eklentisiz olarak Türkçe kullanın...

19 Ağustos 2008 Salı

Kurt Baba...

Bir çocuk oyunudur Kurt Baba... Peki teknoloji ile ne ilgisi var?

Bu oyunda 1 kişi kurt baba olur. ve diğer çocuklar onun etrafında yuvarlak oluşturur ve dönerek şunu söylerler;

Ormanda gezer iken Kurt Babaya rastlar iken, Kurt Baba Kurt Baba ne yapıyosun?

Kurt Baba cevap verir; "Yemek yiyorum" der ve yemek yiyormuş gibi hareketler yapar..

çocuklar devam eder şarkıyı söylemeye...

ooo Afiyet olsun.. Ormanda gezer iken Kurt Babaya rastlar iken, Kurt Baba Kurt Baba ne yapıyosun?

Kurt Baba bu kez; "dişlerimi fırçalıyorum" der.

çocuklar devam eder;

ooo kolay gelsin.. Ormanda gezer iken Kurt Babaya rastlar iken, Kurt Baba Kurt Baba napıyosun?

tabi burda Kurt Baba nın cevapları değişkendir istediği birşey söyler ve oyunu bitirmek istediğinde "sizi yemeye geliyorum" der, çocuklar kaçar, Kurt baba olan çocukda birisini yakalar ve yakalan çocuk kurt baba olur...

Bende oynadım çocuklarla bi kaç kez bu oyunu ve Kurt Baba olan çocuğun verdiği cevaplardan birisi

"dıkşınlı oyun oynuyolum" idi. Buradaki dıkşınlı oyun, Battlefield 2 ve çocuk 3.5 yaşında....

İşte bu yaşta bilgisayar çocuk için bu anlama gelmeye başlamış. Bilgisayarda oyun oynanır, resimlere bakılır ve çizgi film izlenir. Çocuklar bu kadar bilgisayara meraklıyken bilgisayarı neden biraz olsun eğitim amaçlı kullanmıyoruz? 

Kullanmıyoruz çünkü ailelerin birçoğunun bilgisayarın eğitim yönünden haberi yok (bence)...

En basit çocuk oyununda bile çocuğun aklına dıkşınlı oyun geliyo. İşte bilgisayar bu kadar hayatına girmiş... 

Bir bilgisayar öğretmeni adayı olaraka söylemek istediğim bu aleti sadece oyun için kullanmayalım, daha başka özellikleri de bunun. Eğitim alanında da yardımcı olabilir....

Güzel bir tatil geçirmeniz Dileğiyle....

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Yahoo.com.tr

Yahoo, Türkçe anasayfasını açmış. Bugün fark ettim. Ne zaman türkçe sayfa açılacak diye merak ediyordum. 

Asıl dikkatimi çeken Yahoo'nun hazırladığı şu resim oldu...



Yahoo dantelini örtmüş, ziyaretçilerini bekliyor.